BLOGGER TEMPLATES - TWITTER BACKGROUNDS »

23 Aralık 2010 Perşembe

YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN İŞSİZLİK

Nur topu gibi bir konumuz var. Doğduğu anda insanda inanılmaz bir iç huzuru bırakan ama büyüdükçe sıkıntıları da beraberinde getiren. Gazeteler, çeşitli forumlar hatta TV programlarında işlenen “İşsizlik ve istihdam yaratımı” içerikli bir benzerlik değil bu sefer.
İşsizlik hangi noktada başlar ve kimleri peşinden sürükler. Bu bir zincir, ama titan gibi mutluluk zinciri değil baştan belirtelim, dahil olan/edilen her halkayı ayrı bir belirsizliğe sürükler. Her bir halka işsize bağlanan kendisinin çare-hadi bazen umut olabileceği duygusuyla kenetlenmiş bulur zincire. Sonuçsuzdur.
Yeni mezunsundur.. Çok güzel umutlar satın almışsındır üniversitedeyken, eğitim değildir aslında verilen paranın karşılığı yeni dünyanın trend özel üniversite anlayışı hayal ücretidir. Fiyatlar buna göre belirlenir. Konuyu dağıtmayalım, satın aldığımız hayaller şık bir dosya içinde sunulan bir kağıt ile belgelenir. “Sana güveniyoruz” denir, şişmişsindir artık evet içindeki ego öyle güzel görünür ki sana “hallederiz” dersin yıllardır okuyorum güzel bir tatili hakettim fikri yanar başının sağ üst köşesindeki ampulde. Kapatırsın ve 3 aylık güneş-kum-deniz bolca arkadaş alınır yanına itinayla. Dolce Vita başlasındır.. Akıllı biri olduğun için başvuruları ihmal etmezsin, zira kulaktan duyma işsiz arkadaşları sıkıntıları vardır. E de şekerim o iyi bir eğitim aldı, çevresi de var biryere girer illa ki dimi ama? Eş dost sohbetlerinde herkes haberdar edilir oğlum/kızım da mezun oldu efendime söyleyeyim, çok başarılı maşallah tüh tüh. Peşi sıra gelen cevap: Olur olur’dur. Kısmet’tir. Hayırlısı’dır. Muhteşem formül 3in1. O kadar çok duyar ki yeni mezun genç bu üçlemeyi biri başladığında toz bulutu bırakır arkasında, o kadar seri şekilde uzaklaşır.

  

Profesyonel-işsizsindir.. Bile bile ladestir bunun diğer bir adı eğer istifa söz konusuysa. Sebebi her ne olursa olsun. Mobbing, çalışma saatleri, ücret memnuniyetsizliği, daha iyi bir iş bulma arzusu, evlilik, hamilelik, aile içi şiddet, hastalık. Yapmamalısın hiçbir şekilde istifa etmemelisin, gerekirse istifa ettirmelisin ama kendin asla istifa etmemelisin. Hadi diyelim yaptın, bastın istifayı 2 ay sonra yeni bir işin sana göz kırpacağını sanmamalısın. Eğer ki gerçekten şans meleğinle birlikte gezmiyorsan omzunda, bu çok düşük bir ihtimaldir. Rahatla ve arkana yaslan. Güzel günlerinin tadını çıkart. Evdesin bacaklarını uzat koltuğa kahveni al yanına. Önerim: TV’den uzak durmaya çalış. Çünkü ilk başlarda belirli alışkanlıkların çerçevesinde finans programları, belgeseller, siyasi haberleri takip ederken reklam aralarında gözünün takıldığı ve o anda miğdene giren sancının sebebi olan evlilik programları ve türevleri önündeki birkaç ay içinde küçük doz artışlarıyla hayatında varolabilir. Açma TV’yi. Alışverişe çık, pilatese yazıl, kendine bir hobi edin lütfen. Mesela bir müzik aleti çalmayı öğren olur mu? Olmaz büyük ihtimal :) Profesyonel işsiz para harcamayı alışkanlık haline getirmiş kişidir. Bir dönem önce kazandığını olduğu gibi harcardı çünkü. O dönemlerdeki en güzel yatırımları izin günleri birikimidir, yurtdışına çıkabilmek için. Şimdiki zamanda durur düşünür ve mevcut durumda bütçe kontrolüne gider, geri gelemez.



Yeni mezun da profesyonel arkadaşımızda başlarlar beyaz yaka iş arayışına. Görüşmelerin ardı arkası kesilmez. İK cıların aynı sorularına hep farklı bakış açıları getirirler. İK’lar farklılaşmaz, her biri çok sevimli gelir işsizin parlak gözlerine. Her sektörde aynıdır soruları. İkisi de fazlasıyla tecrübe etmiştir artık. Yaratıcı çözümler bitmez. Verilen limonun yanına tequilayı söylersin o halde. Yüksek lisans yapalım dimi? Sırf vakit geçirmek için bir yüksek lisans yapmayı düşünür, gereği düşünülmeyen bir diploma daha. Vakit kaybının ta kendisi. Yapan da bilir, bilir de alternatifi yoktur işte. Yapılacaktır. Az kalsın unutuyordum, yeni nesil İK’cılarda büyük bir farklılaşmadan bahsetmek isterim. Artık olumsuz dönüşler yok. Demotive etmek yok, "Herşey olumlu, çok uygunsunuz" mevzu bahis ilan inaktif oldu. Hope to meet again, next time. Adios :)

Bu süreç son bulur bir vakit, mühim olan o kişinin metin olabilmesi ruh sağlığını kaybetmemesidir. Güçlü olsun daha da önemlisi RAHAT olsun ve asla ama asla vazgeçmeden arayışa devam etsin. Hayatın akışı her zaman çok farklı şekillenebilir önemli olan nereye düştüğün değil ne şekilde ayağa kalktığındır sevgili yeni mezun ve profesyonel işsiz arkadaşım. Telefonun başında bekleme birde çok rica ederim.

23 Kasım 2010 Salı

BANA BİRAZ ALAN BIRAK

Millenium'un başlarıydı bu cümleyi ardarda tekrarladığımda, "alan" ihtiyacımı birgün bu şekilde karşılarken bulacağım elbette ki aklımın ucundan geçmemişti. Genel trend budur hayatımda; aklıma gelmeyenin başıma gelişi..

Blogger olma düşüncesinin hayata geçişinde ilk post heyecanının arasına sıkıştırılmış bir anda akla gelen gelen fikirlerin uygulanabilirliğini esas alan konulardır benim yoğunlaşacağım. Nedendir bilinmez Jackpot ile Blogspot arasındaki korelasyonu düşünüyorum. Ne acıdır ki, bir şekilde bir bağ kuramıyorum fonetiğinin dışında. Herhangi biri herhangi biryerde Blogspot desin Jackpot dememek için tutuyorum kendimi.



Bu bir freefall.. bir noktadan bırakılan cismin (şu anda kişidir kendisi=Ben!) sıfır kmden başlamak üzere hızını alması eylemi. Demem o ki yazmaya başladığım satırı sıfır noktası kabul edersek her paragrafta farklı bir konudan bahsetme özgürlüğü tanır kişiye satırlar. Özgürlük !
Hangimiz hapisteyiz bir fikrim yok tabii fakat özgürlüğe olan açlığımız bizi hep bu noktaya getirir. Özgürlük bencillik midir yada herkese tanınması gereken bireysel bir hak? =  Fikirlerini çekinmeden söyleyebilmek+kendine dair yaşayabilmek+çekip gidebilmek sonrasında vazgeçtim burası iyiymiş geri geliyim ben diyebilmek. Karar veremiyorum ama şunu biliyorum bencil insanlara gamsızlığı eklediğimiz zaman mutlu görünüyorlar. Bu mudur o zaman denklem; f(Özgürlük)= Bencilleşmek, Mutluluk=Özgürlük+Gamsızlık.  
 
Dışardan bakınca insanı rahatsız eden bir taraf oluştu yukarıdaki denklem ile ilgili. Parametre eksikliği.. O kadar kolay değil mutluluğun sırrını iki denklemle çözmek ! İşin içinden çıkamayan kişinin Google search’te arama tabine mutluluk yazması da binlerce sonuç sayfası getirecektir ama gerçek denklem orda da olmayacaktır korkarım :) Onlarca parametre varken ne kadar basite indirgemeye çalışsam da olmayacak içinde eğer yoksa mutlu olma arzusu. Şu anda kendime özgürce hareket edebileceğim bir alana sahip olmaktır beni mutlu eden. Bu kadar basittir, bu kadar yüz güldürendir.